Haber Bandı Teknoloji Evreni fethetmenin anahtarı, insan bilincini dijitalleştirmek
Evreni fethetmenin anahtarı, insan bilincini dijitalleştirmek

Bilincin dijitalleştirilmesi, yani “zihin yükleme” fikri, insanlığın yıldızlara ulaşma arzusuna farklı bir kapı aralıyor.

06 Ekim 2025 - 20:09

Evreni fethetmenin anahtarı, insan bilincini dijitalleştirmek

EVRENİ FETHETMENİN ANAHTARI: İNSAN BİLİNCİNİ DİJİTALLEŞTİRMEK

Bilincin dijitalleştirilmesi, yani “zihin yükleme” fikri, insanlığın yıldızlara ulaşma arzusuna farklı bir kapı aralıyor. Uzmanlara göre bu teknoloji bir gün mümkün olabilir, ancak beynin karmaşıklığı düşünüldüğünde o gün oldukça uzakta görünüyor.

GÖZÜN GÖRDÜĞÜ AMA BENLİĞİN ULAŞAMADIĞI YERLER

İnsanlık, her dönemde sınırlarını aşmak istedi: Everest’e tırmandı, Ay’a gitti, okyanusların derinliklerine daldı. Ancak fiziksel sınırlar hâlâ geçilemez durumda.
Örneğin, komşu galaksi Andromeda’ya ışık hızında gitmek 2,5 milyon yıl sürerdi. Mevcut en hızlı uzay aracı Parker Solar Probe, bu yolculuğu yaklaşık 3,9 milyar yılda tamamlayabilirdi.

Bu gerçekler, insan ömrünün evren ölçüsünde ne kadar kısa olduğunu hatırlatıyor. Bilim dünyası bu sınırlılığı aşmanın yolunu, bilinci dijital ortama taşıyarak bulabileceğine inanıyor.
Yani bedenin değil, zihnin ölümsüzlüğü hedefleniyor.

NEDİR BU ZİHİN YÜKLEME?

“Mind uploading” olarak bilinen zihin yükleme, beynin tüm yapısının ve bilincin dijital ortama aktarılması anlamına geliyor.
Bu sayede kişi, kendi benliğini, anılarını ve kişiliğini koruyarak sanal bir evrende yaşamını sürdürebilecek.
Teoride bu yaşam, fiziksel bedene ihtiyaç duymadan süresiz olarak devam edebilir.

Ancak insan beyninin karmaşıklığı, bu hedefi son derece zor kılıyor. Beyinde yaklaşık 86 milyar nöron ve trilyonlarca bağlantı bulunuyor.
2019’da yalnızca bir fare beyninin 1 mm³’lük kısmını haritalamak bile beş ay, beş elektron mikroskop ve 2 petabayt depolama gerektirmişti.
İnsan beyninin haritası için bu çabanın 10 milyon katı kaynak gerekebilir.

Üstelik yalnızca nöronları kopyalamak yetmiyor.
Görme, dokunma, koku, kalp atışı gibi duyuların da dijital olarak simüle edilmesi gerekiyor. Aksi halde “dijital insan”, duyulardan kopuk ve psikolojik olarak dengesiz bir yapıya dönüşebilir.

UZMANLAR NE DİYOR?

Bazı araştırmacılar, beynin tamamını kopyalamak yerine yalnızca işlevlerini taklit etmenin daha gerçekçi olabileceğini savunuyor.
Ancak bilincin nasıl oluştuğu hâlâ bilinmiyor. Milyarlarca nöronun birlikte “benlik” duygusunu nasıl oluşturduğu çözülebilmiş değil.

Harvard Üniversitesi’nden Dr. Hidenori Tanaka, yapay zekânın bu süreçte büyük rol oynayabileceğini belirtiyor.
Yapay zekâ sistemlerinin, konuşma ve davranış kalıplarını taklit ederek insan benliğine yakın örüntüler oluşturabildiğini söylüyor.

Öte yandan etik ve felsefi sorular da gündemde:
Aktarılan zihin gerçekten “biz” mi olur, yoksa yalnızca bir kopyamız mı?
Prof. Sylvester Kaczmarek’e göre dijital ortama aktarılan zihin, orijinal kişinin kendisi değil, bir yansıması olacak.
Felsefeci Prof. Crystal L’Hote ise, bu kopyaların yalnızca bilincin “simülasyonu” olduğunu belirtiyor.

PEKİ NE ZAMAN?

Bilincin dijitalleştirilmesi bugün için bir hayal gibi görünse de, yapay zekâ ve nörobilimdeki gelişmeler umut verici.
OpenAI CEO’su Sam Altman, kendi zihnini yedeklemeyi hedefleyen bir projeye yatırım yaptığını açıklamıştı.
Ancak uzmanlara göre bu hedefe ulaşmak en iyi ihtimalle on yıllar, muhtemel olarak ise yüzyıllar sürecek.

Meta Superintelligence Labs’tan Rohit Patel, gelecekte bilinç aktarımının bugünkü yapay zekâ değil, henüz icat edilmemiş bir teknolojiyle mümkün olabileceğini belirtiyor.
Sonuç olarak insanlık, yıldızlara fiziksel olarak gidemese de belki bir gün “bilinç” olarak orada olabilir.

Kaynak İHA
YORUMLAR
{{ commentList.length }} Yorum
YORUM YAP

Seç