FRANSA’DA MUHALEFETTEN MACRON’A AZİL RESTİ: GÜVENOYU KRİTİK TARİH 8 EYLÜL

Fransa’da siyasi tansiyon yeniden yükseldi. Aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisinin lideri Jean-Luc Melenchon, Başbakan François Bayrou hükümetinin 8 Eylül’de Ulusal Meclis’te yapılacak güven oylamasından geçememesi halinde Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron için azil süreci başlatacaklarını açıkladı. Melenchon, “Bu hükümetle uzlaşamayız. Macron üçüncü kez aynı politikaları izleyecek bir başbakan atayamaz. Kaosun kaynağı Macron’dur” ifadelerini kullandı.

BAYROU HÜKÜMETİNE ZORLU SINAV
Macron’un Aralık 2024’te göreve getirdiği Bayrou hükümeti, özellikle 2026 bütçe planı nedeniyle muhalefetin sert eleştirileriyle karşı karşıya. Tasarruf için bazı resmi tatillerin kaldırılması ve yaklaşık 43 milyar avroluk bir bütçe kısıntısı öngören plan, Fransız kamuoyunda büyük tepki topladı. Sosyal medya üzerinden artan eleştiriler ve muhalefetin bütçe karşıtı açıklamaları, Bayrou’nun selefi Michel Barnier gibi güvenoyu alamadan düşebileceği yorumlarını beraberinde getirdi.

MUHALEFETİN HEDEFİ MACRON
Melenchon, Bayrou hükümetinin düşmesi halinde Macron’u “ülkedeki krizlerin sorumlusu” olarak nitelendirerek 23 Eylül’de Ulusal Meclis’te azil süreci başlatacaklarını duyurdu. Melenchon, “En kısa yol, sorumlunun gitmesidir” diyerek Macron’un görevden alınması gerektiğini savundu.

AZİL SÜRECİ NASIL İŞLEYECEK?
Muhalefetin hazırlayacağı azil tasarısı önce Ulusal Meclis Bürosunda değerlendirilecek. Kabul edilmesi halinde Kanunlar Komisyonu’na iletilecek tasarı, komisyon onayını alırsa Genel Kurul gündemine taşınacak. Mecliste milletvekillerinin üçte ikisinin onayını alan tasarı Senato’ya gönderilecek. Senatoda da aynı oranda kabul edilmesi durumunda Parlamentonun iki kanadının katılacağı son bir oylama yapılacak.

FRANSA’NIN EKONOMİK TABLOSU DA GÜNDEMDE
Fransa, AB üyesi ülkeler arasında kamu borcunun GSYH’ye oranında yüzde 113 ile üst sıralarda yer alıyor. Yüzde 5,8’lik bütçe açığıyla da Avrupa’nın en yüksek açık veren ülkelerinden biri. Hükümetin kamu borcunu azaltma çabaları ise muhalefet tarafından “kemer sıkma politikaları” olarak eleştiriliyor ve toplumsal tepki çekmeye devam ediyor.