Ankara’daki üniversite öğrencileri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolarda tutuklanan öğrenciler için sokağa çıktı.
30 Nisan 2025 - 01:39
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile birlikte başlayan eylemlerde 25 Nisan’da Ankara’daki Konur Sokak’ta öğrencilerin yürüyüşüne kolluk kuvvetlerinin mücadelesiyle 30 kişi gözaltına alındı, 27 Nisan günü de gözaltına alınanlardan 4’ü tutuklandı.
“BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ”
Öğrenciler, protestolar nedeniyle yapılan tutuklamaları protesto etmek amacıyla Ankara’daki Sakarya Caddesi’nde buluşarak basın açıklaması yaptı. Öğrenciler basın açıklaması sırasında “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “Bu böyle gitmez, gençlik biat etmez” ve “AK Parti’den hesabı gençlik soracak” sloganları attı.
"GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI"
Öğrenciler adına basın açıklaması metnini okuyan Mert Aldemir, şu ifadeleri kullandı:
“19 Mart’tan bu yana üniversite öğrencileri olarak, ülkenin dört bir yanında yalnızca bir tepki değil bu düzenin gençliğe sunduğu geleceksizliğe karşı bir yaşam talebiyle alanlardayız. Beyazıt’ta, ODTÜ’de, birçok kampüste yükselen bu itiraz, sadece bugüne değil, geleceğimize sahip çıkma çağrısıdır. Bizler bu eylemlerde; yoksulluğun, işsizliğin, baskının ve güvencesizliğin karşısında birlikte duruyoruz. Bu sesin dalga dalga yayılması; gençliğin sözünü büyütmesinin ve ortak bir geleceği kurma iradesinin sonucudur.
Bu iradeye yönelen saldırılar yalnızca hukuki değil, aynı zamanda fizikseldir. 25 Nisan günü Ankara’da, şehrin ortasında, tam da bu adaletsizlikleri teşhir eden 30 sıra arkadaşımız polis şiddetiyle gözaltına alındı. Basına yansıyan işkence görüntülerinin ardından, Valilik kendilerini transfobik bir açıklamayla aklamaya çalıştı. Aynı polisler iki gün önce başka bir arkadaşımızın burnunu kırmıştı. Nezarethaneler, birer gözaltı mekanı değil, doğrudan cezalandırma alanına çevrildi.
“ARKADAŞLARIMIZ HAKLARINI KULLANDIKLARI İÇİN GÖZALTINA ALINDILAR”
Arkadaşlarımız, hiçbir hukuki dayanağı olmadan iki gün boyunca rehin tutuldu. Bizler bu tabloyu iyi tanıyoruz: işkencecileri koruyan, suçluyu aklayan bu düzenden hesap soracak olan yine gençliktir.
Bu süreçte, 27 Nisan tarihinde dört sıra arkadaşımız – Rojbin, Ozan, Taylan ve İbrahim – hukuki hiçbir gerekçeye dayanmayan şekilde tutuklandı. Gerekçe açık: Her gün eylem yapmaları. Evet, arkadaşlarımız haklarını kullandıkları için gözaltına alındılar. Bu durum, gençliğin kamusal alandaki varlığını suç sayan, anayasal hakları keyfi biçimde sınırlayan bir yaklaşımın göstergesidir. İktidar, gençliğin kolektif gücünü bastırmak için hukuku bir araç olarak kullanıyor. Ancak her seferinde yanılıyor.
Çünkü bu dört arkadaşımız yalnız değil. Onların yürüttüğü mücadele, bu ülkede milyonlarca gencin ortak derdidir. Geleceğimizin belirsizleşmesine, kamusal alanların baskı altına alınmasına, üniversitelerin bilimsel ve özerk birer ortam olmaktan çıkarılmasına karşı ses çıkarmak herkesin hakkıdır. Bugün eylem yapanlar yalnızca kendileri için değil, bu ülkenin eşit ve özgür yarınları için mücadele ediyor.
“İŞKENCELER YALNIZCA MEYDANLARDA DEĞİL, CEZAEVLERİNDE DE SÜRDÜRÜLÜYOR”
İşkenceler yalnızca meydanlarda değil, cezaevlerinde de sürdürülüyor. 24 Ocak’tan bu yana, SGDF’li arkadaşlarımız, hukuksuz bir siyasi kırım operasyonuyla tutsak ediliyor. Arkadaşlarımız, sadece düzenin baskılarına karşı direndikleri için, gün ışığı dahi görmeyen, gardiyan dahil hiçbir insanla iletişim kurmalarına izin verilmeyen Kuyu tipi hapishanelere konulmuşlardır. Bu cezaevleri, insanlık onuruna aykırı, açık bir işkence biçimidir. Kuyu tipi hapishaneler, toplumun vicdanına büyük bir saldırıdır ve işkencenin sistematik bir aracıdır. Kuyu tipi hapishaneler derhal kapatılmalıdır ve arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır."
30 Nisan 2025 - 01:31
29 Nisan 2025 - 23:43
29 Nisan 2025 - 23:32
29 Nisan 2025 - 21:56
YORUMLAR
{{ commentList.length }} Yorum{{ item.name }}
{{ item.date }}
Henüz yorum yapılmamış.
YORUM YAP