Post-modern romanlarda sıklıkla kullanılan bilinç akışı tekniği aslında S. Freud’un psikanaliz kuramı ve serbest çağrışım metoduna dayanmaktadır.
Kişilerin duygu ve düşüncelerini, herhangi mantıki bir bağ ve gramer kuralı endişesi taşımaksızın, düzensiz bir şekilde ve çağrışım ilkesi paralelinde doğrudan doğruya okuyucuya aktarmak gayretini taşıyan bu tekniği en erken Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ında Olric ile söyleştiği bölümde görürüz.
Bir nesnenin, kokunun, melodinin, sözcüğün kime ne çağrıştırdığı o kişinin tanıklığıyla ilgilidir. Tanıklık derken gizli olanından bahsetmiyorum… Mesela haber sitemiz “HABERBANDI”ndaki bant sözcüğü size ne çağrıştırıyor?
Teoman’ın derdin dermanının yine derdin kendisi olduğunu Divan şiiri mazmunlarına girmeden “Hem yara bandım hem yaram” diye tarif ettiği Gönülçelen’deki “yara bandı” çağrışım yapsın çok isterdim ama bant denilince
6 Şubat depreminde enkaz altında yardım beklerken, yeri belli olsun diye konumunu göndermeye çalışan insanlara selaları okutulurken ulaştırma bakanlığının gördüğü lüzum üzerine daralttığı internet bandı çağrışım yapıyor bende.
Körfez Savaşı yıllarında çocukluğu Amerikan üstlerinin olduğu bölgelerde geçen şimdilerde kırklı yaşlarına merdiven dayayanlara aynı sözcük Saddam Bandıçağrışımını yapacaktır. Taşınırken eşyaları kolilemek için kullandığımız sesi kulaklarımızda… bildiğimiz koli bandının kimyasal silahın olumsuz etkilerini azaltacağı söylentisinin yayılması üzerine herkes evlerinde sığınağa çevirdiği odasının kapı ve pencerelerini bu bantla kapatmaya başladığı karartma gecelerinin yaşandığı yıllardı doksanlar…
Bant deyip geçmemek lazım bir yanda bantlanan gözler…ağızlar varken 3 harfli zincir marketlerin olmadığı zamanlarda kırtasiyelerden alınan ve TRT‘de Anadolu’dan Görünüm eşliğinde defter, kitap ciltlemek için de bant kullanırdık. Bitmeyen “bahar temizliği” haberleriyle ve o temizliğin üstü çıplan erkek cesetleriyle alakasını anlamadan.
Ve şimdi piyasalar etkilenmesin diye hafta sonu yapılan operasyonlara konu olan kamera kapatmaya yarayan siyah bantlar… ve yine çocuklar…7 dolar bayram harçlığı, kumbara, altın küpe, okul taksidi…ileçocuklara yaşatılan travmalar…
O zaman bir Anadolu kargışıyla bu çağrışımı bitirelim. “Zulmün Artsın… zulmün artsın ki tez zeval bulasın!”